Hükümetin 2006 yılında "Afrika’ya açılım” olarak şaşaalı bir biçimde kamuoyuna açıkladığı, "kara kıta politikasından” son zamanlarda herhangi bir ses çıkmıyor. O günden buyana, Kuzey Afrika devletleri için bunu söyleyemeyiz belki ama Afrika’nın sadece kıyılarını dolaşan ve iç kısımlarını ihmal eden bir Türkiye sahnede görmekteyiz.
Ortada sadece sivil kuruluşlar vasıtasıyla tanıdığımız, yardıma muhtaç bir Afrika var.
Oysa Çin ve İsrail, Afrika kıtasında mekik dokuyor. Herkes bilmektedir ki, bugün Çin’in Afrika içerisine uzanması ABD’yi ciddi biçimde rahatsız etmekte. Dolayısıyla her ne kadar kendi iç politikasında çatlaklar bulunsa da ABD yönetimi, Afrika’yı başkalarına kaptırmamak için, yepyeni senaryo ve bu senaryoda kullanmak üzere yeni piyoncuklar aramaktadır.
Bu durumda, Türkiye Afrika’nın neresinde diye sormak istiyoruz?
Öte yandan İsrail, barajlar kurmak için kara kıta Afrika’sındaki devletleri ziyaret etmektedir. Ne acıdır ki İsrailli yetkililerin ziyaret ettiği Afrika devletleri, Nil üzerine kurulmuş devletler silsilesidir. Filistin meselesinden dolayı İsrail, Nil üzerinde güttüğü gizli politikalarla, Mısır’ı dahi kendi güdümüne almaya çalışmaktadır.
Maalesef Türkiye bugün yapıyor görünen bir politika izlemektedir. Fakat ülkemiz Ortadoğu ve Afrika kıtasındaki bu mücadelede kendi yerini gerçekçi bir biçimde milletler muvazenesinde almak zorundadır. Bunun için de bölge üzerindeki politikasını kavga üzerine değil, yapıcı formül üzerinden kurmalıdır.
Türkiye artık kendi inisiyatifini ortaya koyma fırsatına sahip bir ülkedir. Batı’yla Doğu arasındaki köprü görevini üstlenebilecek bir durumdadır. Kendi çevresinde hızlı bir şekilde, bölgesel politikalarını uygulayan Türkiye, aynı zamanda, Afrika için özel bir masa oluşturmalıdır. Bölgesel yardımları hızlandırmalıdır. Afrika’ya hitap eden ve bilgilendiren bir televizyon kanalı kurmalı, çok acil olarak…
Tabii ki bölge politikası, sadece kuzey Afrika ile sınırlı kalmamalıdır. Doğu ve Batı Afrika’da nüfuzları oldukça hissedilen, İngiliz ve Fransız sömürgeciliğinin bölge ülkelerinde bıraktığı kötü izlenimler iyi bir şekilde işlenmelidir. Afrikalı insanları, medeniyetin ulaştığı seviyeye çıkarmak için Türkiye kolları sıvamalıdır. Ona da bu yakışır. Kara kıta Afrika’da tarihi misyonunu göz önünde bulundurarak, ecdadının bıraktı o güzel izlenimleri, kaldığı yerden devam ettirmelidir.
Ortadoğu üzerinde, yeniden tarihine sahip çıkan bir Türkiye, hiçbir zaman Afrika’yı ihmal etmemelidir. Bugün atılması gereken adımlar, acil olarak atılmalıdır.