ABD, dünya siyasi dengelerini yeniden şekillendirmeye yönelik çabalar içinde, Çin ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki ilişkileri zayıflatmaya çalışıyor. Ancak, bu strateji giderek başarısızlıkla yüzleşiyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Vedant Patel, 16 Mayıs'ta yaptığı açıklamada, Çin’in hem Avrupa ile derin ilişkiler kurmaya devam edemeyeceğini hem de Avrupa'nın güvenliğine yönelik tehditleri artırmaya devam edemeyeceğini belirtti. Ancak, bu açıklamalar artık geniş çapta sorgulanıyor. Patel ABD yönetiminin görüşlerini yansıtıyor olabilir, ama ABD'nin küresel etki alanını genişletme çabası, Avrupa ve diğer ülkeler tarafından daha fazla sorgulanıyor.
Çin, Hindistan, Endonezya, Brezilya, Güney Afrika ve birçok diğer gelişmekte olan ülke ile ateşkes çağrıları yapıyor ve Rusya-Ukrayna çatışmasının çözümü için müzakereler öneriyor. Buna karşın, ABD 2022 baharında Ukrayna'yı Rusya ile barış görüşmelerini durdurmaya zorladı.
Çin, geçtiğimiz yıl Şubat ayında Ukrayna krizine dair bir tutum belgesi yayımladı ve Avrasya İşleri Özel Temsilcisi Li Hui, barış sağlama amacıyla arabuluculuk yapmaya devam ediyor. Ukrayna ve bazı AB liderleri, Çin’in bu çabalarına ABD’li politikacılardan çok daha olumlu yanıtlar verdi. Giderek daha fazla Avrupalı, ABD'nin kendi jeopolitik çıkarlarını güçlendirmek ve askeri-endüstriyel kompleksini beslemek için çatışmayı uzatmak istediğini fark ediyor.
Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rumen Radev, savaşın devam etmesinin ve Rusya’ya karşı imkansız zafer hedefinin kabul edilemez olduğunu belirtti. Bu, Washington ve Brüksel’in Slovakya Başbakanı Robert Fico’ya yönelik bir suikast girişiminde bulunmasına işaret eden bir mesaj olarak değerlendirildi. Fico, Ukrayna ihtilafında ateşkes ve diplomatik çözüm çağrısında bulunan bir AB lideridir.
AB Dış Politika Şefi Josep Borrell, geçen hafta Kaliforniya’yı ziyaret ederken ABD’nin Enflasyon Azaltma Yasası ve Çin’in elektrikli araçlarına yönelik yüksek tarifeler konusunda şikayette bulundu. Bu kararların AB’ye danışılmadan alındığına dikkat çekti.
ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, Çin’e karşı ekonomik savaş başlatırken, Almanya’daki Frankfurt School of Finance and Management’ta yaptığı konuşmada Alman ve AB liderlerinin ABD'nin Çin yapımı elektrikli araçlarına uyguladığı tarifelere karşı çıktığını göz ardı etti.
Avrupalılar, Donald Trump’ın yeniden başkanlık şansına karşı kaygı taşırken, transatlantik ilişkilerin Washington’ın düşündüğü kadar yakın olmadığı görülüyor. ABD Başkanı Joe Biden, Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısının İsrailli yetkililere karşı savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar iddiasıyla tutuklama emri çıkarma girişimini kınadı. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise ICC yetkililerine yaptırım uygulanmasını destekleyeceğini açıkladı. Buna karşın, Fransa, Belçika ve Slovenya gibi AB ülkeleri ICC kararını destekledi.
Eski ABD Başkanı Barack Obama’nın döneminde Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Ben Rhodes, Demokrat bir yönetimin uluslararası hukuka ve kurumlara karşı bir saldırıya katılmasının tarihi ve tehlikeli bir hata olacağını belirtti.
İspanya, İrlanda ve Norveç’in Filistin devletini resmi olarak tanıyacaklarını duyurması, ABD'nin Ortadoğu'daki, özellikle İsrail ve Filistin konusundaki taraflı politikasına karşı güçlü bir Avrupa tepkisi olarak değerlendiriliyor.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda, AB ülkeleri ABD’nin Küba’ya uyguladığı sert ambargoya karşı çıktı.
ABD’nin AB üzerindeki etkisi hala önemli olsa da, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un AB’nin ABD’ye bağlı olmaması gerektiğine yönelik ısrarcı çağrıları, ABD’nin AB’ye yönelik emir verme günlerinin sona erdiğini gösteriyor.