Geçtiğimizgünlerde, Sudan televizyon kanalını seyrederken, Amerika’dan gelmiş, Barack Obama’yı yakından tanıyan birisi olarak, soruları cevaplayan yetkili bir bayan şunları söylüyordu; "Barack Obama’nın sözleri yeni fakat hareketleri Bush’un aynısıdır”. Derken hattı zatında, meselelerin iç yüzünü anlatmaktaydı. Obama’lı bir Amerika’nıngeleceğe ait yönetim biçiminin, öncekilerin aynısının olacağıdır. Yahudi lobilerinin kontrolü altındaki bir ABD’nin kendi kararlarını vermesi o kadar da kolay olmayacaktır.
Obama’nın Mısır merkezli olarak, İslam dünyasına yapmış olduğu konuşma daha tazeliğini korurken, Obama Afganistan’a asker göndereceğini söyledi. Amerka’nın iç politikası ile ilgili olarak çizmiş olduğu proğramı dahi uygulayamadı. Halk bu yanlış politikadan dolayı rahatsız. Hükümet başına buyruk hareket edememektedir. Neden mi? Obama’nın geçmişini bilmemiz lazım.
Obama, hukuk fakültesinde okurken, Yahudi lobilerine yakınlığı ile bilinen, bürolardan geçerek gelmiştir. Kısacası bu lobiler Obama’ya, o yetişme döneminde sahip çıkmışlardır. Tabii ki, bu sahip çıkmanın, zamanı geldiğinde birbedeli olduğunu bilmeliyiz. Şu son günlerde, istediğini yapamadığını söyleyen, Başkan Obama, "People dergisine”"2009’un Washington’daki işleyişi değiştirmek açısından kayıp bir yıl olduğunu” ve "Amerikan halkını birleştirmekte başarılı olamadım”dedi.Aslında bilinçlenmiş dünyaya artık yalan söylenemez olmuştur. Vietnam’da ordusu yenilen Amerika’nın, Irakta kendisi çökmektedir. Dünya’ya anlatmış olduğu yalanlara artık hiç kimse inanmıyor. Bu duruma, ABD’nin İsrail’i korumasını da eklersek, dünya gündeminden silinmeye doğru gitmektedir. Bu koruma meselesi, Amerikan halkının da artık içten içe iyice tedirgin etmeye başlamıştır. Dünyayı yönetemez bir hale gelmiştir. Eski gücünü aramakta ama iyi bir çocuk olamamaktadır. Bu nedenle Türkiye’yi ileri sürmektedir.
Ortadoğu’daki devletlerin yönetimini, Türkiye üzerinden planlamaktadır. Çünkü çıkılmaz bir hal almıştır. Tıpkı, yıllar önce, Filistin’den çıkmak isteyen İngilizlerin yaptığını, yapmaya çalışmaktadır. O zamanlar da İngilizler; inanamayacaksınız ama, yönetimi Filistin’lilere verecekti. Çünkü nüfusları yüzde seksenin üzerindeydi, Yahudilerde yüzde on ila yirmi arasındaydı. Fakat, Filistin’liler Yahudileri, Yahudiler de Filistinliyi istemiyordu. Hatta, Mısırda yaşayan Osmanlı şehzadelerinden birisini, Filistin de başa getirmek istediler. Tabii, bu da olmadı, iki gurup arasındaki silahlı çatışmalardan dolayı…Bu durumdan bıkan İngilizler ne haliniz varsa görün diyerek, şu anki Filistin’i yüzüstü bırakarak gitmiştir. Bu durumu gören Yahudiler, hızlı bir şekilde örgütlenerek, Filistin topraklarını bir taraftan parayla diğer taraftan silah zoruyla, halkı zorla bölgeden sürerek nüfus dengesinin değişmesine neden olmuştur.
Diğer taraftan da, toprak yüzölçümünün işgal ederek, sınırların değişmesine neden olmuştur. verdiği mülakatta; Hükümete gelen Amerikan yönetimleri daima İsrail’i koruma altına almıştır. Tabir caizse beslemiştir. Şu anda da İsrail’i tıpkı zamanında İngilizlerin bölgeyi yüz üstü bırakarak gittiği gibi…Bölge de sessizce İsrail’i yalnızlığa itmektedir. Dünya dengeleri açısından, devletler arasında ABD’nin dış politikasına baktığımızda, bitişe doğru giderken İsrail de bölgede, yalnızlığa doğru çekilmektedir. En basit öreneği daha dün yaşanan, televizyon dizisi ve diplomatik krizini gösterebilirsiniz. Halbuki, bölge ülkelerine açılmak için Türkiye, İsrail için bir nefes borusudur. Şayet bunu da kaybederse, sona daha da yaklaştığının bir işaretidir. İsrail’in kendi vatandaşları dahi şu an, İsrail’i terk etmektedir. İsrail poitikasına yakın arab liderler de, kendi içerisinde ki, boğuşmalardan dolayı, İsrail’e yardımcı olacak durumda olamadıklarından dolayı, geri sayım İsrail için başlamıştır.
Elbette ki, Amerika’nın İslam dünyasındaki sinsi planları tek tek ortaya çıkmaya başlamıştır. Dünya üzerindeki, yanlış üzerinde, anlaşılamayacak olan, tek dünya görüşüne sahip olan dünya Müslümanlarını kontrol altına almak, her geçen gün zorlaşmaktadır. Bu da ABD’nin hiç hoşuna gitmediği gibi, işlerini de zorlaştırmaktadır. Dünya da İnsanlık, zuılümlerden bıktığı için, kendisine farklı bir yaşam sistemi arayışı içerisine girmiştir. Bütün "izm” ’leri yaşayıp gördüğü için, nefretleri "izm” ler üzerine yayılırken, İslami alanda yükselişe geçmiştir. İşte bu anlayış ve düşünce yapısı, ABD’ yi korkuturken, sonunun geldiğini de yüzüne karşı haykırmaktadır ; "Korkunun ecele faydası yoktur.”