ABD 50 federe devletten(eyalet) oluşan,ulusal belirleyici bir vasfı olmayan adeta bir Anonim Şirkettir.Değişik renklerde ve büyüklüklerde taşlardan oluşan melez bir mozaik yapıya sahiptir.. Büyük fakat yumuşak taşlardan oluşan parçalara karşılık,küçük fakat çok sert taşlardan oluşan parçalarıda içinde barındıran 310 milyonluk nüfusu ile büyük bir ülkedir.
Üniter devletlerde vatandaşlık "kan” esasına göre belirlenirken ABD de "toprak” esasına göre belirlenir.ADB topraklarında doğan her insan ABD vatandaşı olur.
Çok büyük bir iktisadi,mali,askeri,teknolojik yapıya sahip bir ülkenin kim veye kimler tarafından yönetildiği dünyayı hep yakından ilgilendiren bir konu olmuştur. ABD nin dahili ve küresel siyaseti diğer tüm ülkeleri olumlu ya da olumsuz etkileyecek ciddi bir durum ve gerçeklik olduğundan ABD seçimleri ABD li seçmenlerden belkide daha çok ABD ile şöyle ya da böyle ilişki içinde olan ülkelerin ilgisini daha çok çeken bir olay olarak hep dünya gündemine oturmuştur.
Amerike Birleşik Devletleri Anonim Şiketi (!)nin kuruluşundan bu yana enbüyük ve imtiyazlı hisseye sahip küçük fakat sert ortağı Yahudiler olmuştur. Mali alanda çok güçlenmiş bu ortak, ABD nin diğer tüm alanlarında,ekonomik, askeri,siyasi olsun etkin ve belirleyici olmuştur. Olmaya da devam etmektedir.Bu sebepten ABD yöneticilerinin birinci derecede önceliğini,ABD nin değil, İsrail'in güvenliği ve korunması teşkil etmiştir.
4 Kasım 2008 deki seçimde başkan seçilen Demokrat Hüseyin Barack Obama kendilerini ABD nin asıl sahiplari gören WASP (beyaz anglo sakson protestan)unsurların temsilcisi kabul eden,neo-con Cumhuriyetçileri yenen,yarı-beyaz,yarı-siyah anatomisi,yarı-hıristiyan,yarı-müslüman dini yapısı ile ABD melez yapısını her yönü ile tam temsil eden ilk siyah derili başkandır.Beyaz adamın ülkesinde ilk defa Afrika kökenli bir siyahın başkan seçilmesi, ABD de yeni bir dönemin başlangıcı olarak algılanmış,Bush yönetiminin,Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi (PNAC)ile başlattığı, Haçlı savaşlarının sona erdirileceği ve dünyanın rahat bir nefes alacağı ümidini doğurmuştur.
Amerikan küresel politikalarına entegre parelel politikalar izleyen,geleceğini ve varlığını ABD nin himmetine terketmeyi çıkar yol gören, Türkiye de dahil birçok ülke yöneticileri, Obama'nın başkan seçilmesini desteklemiş,seçilmesini bir şans olarak heyacanla karşılamış, hatta bu seçimi kutlamak için kurban kesenler dahi olmuştur. Amerikan yanlısı Türk basını, Obama'nın 2009 yılında Türkiye ziyaretinde "Welcome President”başlığı ile çıkmıştır.
Obama'nın ilk dönemine bakıldığında,seçim sloganı olarak "değişim”i seçmesi, demokrat partili olması,bu gelenekten gelen birtakım küçük lafta kalan olumlu ayrıntıları sergilemesine elbette neden olmuştur ancak ABD temel politikalarında bir değişiklik olmamıştır.. Kabine yapılanmasında yanına aldığı bakanlar, danışmanlar,Bürokratlar, Clinton ve Bush dönemleri kabinelerini aratmayacak yapıda kişilerden oluşmuştur. Obama'nın ilk dönem kabinesine baktığımızada, özellikle Türkiye ve İslam dünyasına dağıttığı mavi boncuk ve vaadlerin uygulanabilirlikten uzak, ayağı yere basmayan vaadler olacağını gösteriyordu.Nitekim öyle oldu. Kabine yapılanması barış ve değişim iddialarını tekzip eder mahiyette oluşturuldu.
Kabine üyelerinden bazıları şu şahıslardan oluşuyordu:
Jeo Biden,Obama'nın Başkan Yardımcısı oldu. Müslüman ve Türk düşmanlığı ile bilinen biri. KKTC nin Kıbrıs'ta işgalci olduğunu ve ortadan kaldırılması gerektiğini,”Ermeni Soykırımı” yalanının ABD tarafından tanınmasını savunan bir kişi.
Richard Hoolbrooke, Yugoslavya'nın parçalanmasında görev almış,devlet parçalama uzmanı.Bush döneminde ,İran,ırak,Kuzey Kore'den oluşan "Şeytan üçgeni” yerine, "Kriz Ekseni”olarak tanımla
dığı eksende sayılan ülkeleri,parçalama ve yönetme görevi aldı. "Kriz Ekseni”ülkeleri olarak;Türkiye,İran, Irak,Afganistan,Pakistan sayılıyordu. Özellikle İslam ülkelerini hedef aldığı görülüyor.
Rahm Emmanuel,Bill Clinton'ın da danışmanı,”Siyonizm şovelyesi”ünvanı sahibi,ABD de zengin yahudi lobisinin en güçlü adamı.Obama'nın Kabine bakanı oldu.”Siyonizm şovelyesi”,Siyonizme en fazla hizmet etmiş kişilere verilen Uluslar arası bir Unvan.
Robert Gates,Bush dönemi savunma bakanı.Obama'nın da savunma bakanı oldu. Bush döneminin saldırgan politikalarının baş mimarklarından,”Büyük orta doğu projesi”nin en üst düzey yönetici lerinden biri olarak biliniyor.
Hillary Clinton, ABD eski başkanı Bill Clinto'ın eşi.Obama'nın Dışileri bakanı.
Obama'nın kabinesinde bu kişilere yer vermesi,"gaz almak” içn sarfettiği boyalı laflara ümüt bağlayanların nekadar boş hayaller peşinde zaman tükettiğinin cevabı olmuştur.
Barack Obama'nın ilk dört yıllık döneminde G.W.Bush döneminden farklı bir politika izlenme miş tir. Hatta obama dönemi Türkiye ve diğer islam ülkalari açısından daha kötü bir dönem olmuştur.
ABD Temsilciler Meclisinde,Ermeni Soykırımı yalanının kabulüne ilişkin Türkiye Aleyhine gelişmeler olmuştur.
Afganistan ve Irak ta ABD nin yerleşmesi ve işgali kalıcı kılması için çalışmalar yapılmıştır.ABD girdiği ülkelerde her türlü farklılıkları kaşıyarak, farklı kimliklerin birbirlerine karşı bilenerek birlikte yaşama kültürünün yok olması ve parçalanma tehlikesini ortaya çıkarmış, ülke insanları arasında uzun sürecek kalıcı düşmanlık ve çatışmaların fitilini ateşlemiştir. Bazı arap ülkelerinde ortaya çıkan halk ayaklanmalarında, ABD işne gelen tarafı destekleyerek,samimiyetsiz bir politika izleyerek,çıkar ve sömürü amaçlı etkinliğini artırma yoluna gitmiştir.Guantanamoikence kampını kapatmamıştır. Filistinde israil ambargosunu kırma amacına yönelik eylemde, Türkiye'den eyleme katılan "Mavi Marmara” gemisine İsrail saldırısı ve 9 yurttaşımızı katletmesi ile gerilen Türkiye İsrail ilişkilerinde, ABD açıkca İsrail'in yanında yer almıştır. Bu olaya parelel, Türkiyenin Kıbrıs politikalarını sınamak ve Türkiye'yi köşeye sıkıştırılmak için Rum kesimi ile İsrail ve ABD şirketi üçlüsü biraraya getirilerek Kıbrıs'ın güneyinde, Uluslar arası hukuka ve Türkiyenin bölgedeki çıkarlarına aykırı olarak, petrol ve doğal gaz arama bahanesi ile Türkiye kışkırtılmış,bu faaliyetler Türkiye tarafından "savaş sebebi” sayılmıştır. Türkiye, bölgeye araştırma gemisi göndermiş,hiçbir sonuç alamamıştır. Bölgede İsrail,ABD,Kıbrıs Rum Kesimi çalışmaları devam etmektedir. Türkiyenin çıkışlarına karşı,İsrail F15 savaş uçakları Türkiye karasuları ve Mersin üzerinde tam techizatlı alçak uçuş yaparak savaş kşkırtılıcığına devam etmiştir.Tam bu sırada ABD den Türkiye'ye bu konuda İsrail'i rahatsız etmemesi, aksi halde,bölgede çıkacak bir çatışmada ABD nin tüm gücü ile İsrail'in yanında olacağı uyarısı yapılmıştır.Türkiye AKP hükümetinin çıkışları geri püskürtülerek "stratejik müttefikimiz”(!) Türkiye'nin karşısında yer alararak Türkiye hükümetini susturmuştur.Bu sırada Başkan, Obamadır.
Obama'nın geçmiş döneminde ABD nin temel politkalarında olumlu bir değişimin olmadığı görülmüştür.
6 Kasım 2012 tarihinde yapılan seçimleri ikinci defa Obama kazanmış ve üst üste iki kere seçilen Demokrat ABD başkanlardan olmuştur. Diğer aday Mitt Romney den iyidir.
Türkiye hükümetinin ileri gelenleri”Obama heyacanından,sabaha kadar uyumadım”, ”darısı başımıza "temennilerini beyan etmişlerdir. "Ümit fakirin ekmeği” babından ,Obama'dan beklenen ümitler devam ediyor.
Bazı çevreler, Obama'nın siyonistlere rağmen seçildiğini iddia ederek, ABD politikalarında, Yahudi ve neo-con ekseninden kurtulmuş bir değişimin başlayacağı ümidini beslemek istiyorlar. Bu ümidi, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun Obamaya karşı olduğunu,Obama'nın buna rağmen kazandığı tezine dayandırmaktadırlar.. Oysa ABD de yapılan seçim öncesi anketlerde seçmenlerin Netanyahu'nun Obama konusunda aceleci davrandığı kanaatinde olduklarını ortaya koymuştur.
Obama'nın önceki dönemi ümit bağlayanları hayal kırıklığına uğratmıştır.
ABD yönetimleri Siyonistlerin etkisinde kaldıkça,ABD nin ekonomik,mali,askeri,siyasi gücünün ne amerikalıların ne de dünyanın barışı için kullanılabilmesi mümkün değildir. ABD liler öncelikle bu etkiden kurtulmanın mücadelesini vermelidir. Obama bunu başarabilirmi? Sanmam.
ABD politikalarına ümit bağlayan ülke yönetimleri, her an yarı yolda bırakılabileceklerini hesaba katmak zorundadırlar.
ABD çıkar amaçlı büyük bir Anonim Şirkettir. Hayır kurumu değildir. Menfaatleri neyi ve kiminle olmayı gerektiriyorsa o yönde politikalar geliştirmiş ve kim başkan olursa olsun temel politikaları değişmemiş değişmeyecektir.
Geleceğini ve ümitlerini, ABD politikalarına ve seçilen başkanlarına bağlayanlar,bağladıkları ümit gerçekleşse bile,başka alternatif politikalar geliştirmek zorunda olduklarını bilmelidirler.Çünkü başkasının arabasında sürekli seyahat ederseniz, istediğiniz yere varamazsınız,ayrıca bedel ödemek zorunda kalırsınız.