Bin yıllık tarihimiz içerisinde bir çok mücadeleler veren bu millet, 1980'e kadar gelinen zaman diliminde, bin yıllık zaman diliminin dışında farklı bir mücadele ile karşı karşıya kalmıştır. Dikkat çeken bu mücadele ise anarşi ve terördür. Geçmişte her devletin başına gelenler bizimde başımıza gelmiştir. Bu tür savaşlar ya mağlubiyetler ya da zaferlerle sonuçlanmış savaşlar. Anarşi ve terör ise bunlardan farklı bir şey ve 1980'lere gelene kadar çizilen anarşist ve terör yolu, 1980'lerden sonra farklı bir boyut almıştır. Bu ise kendi içerisinde iki farklı uygulama yöntemine girmiştir.
Birincisi içeride insanların aynı kan, inanç ve kardeşin bir birini öldürmesi. İkincisi ise bu tür olayları yöneten dış güçler. Ayrıca, günümüzde devletler savaş yerine bir örgüt üzerinden diğer bir devlet ile savaşmaktadır. Meselenin ana kısmını anladıktan sonra. Dikkat edilmesi gereken önemli bir husus ise, bu tür anarşik olaylara karşı verdiğimiz cevap ve uyguladığımız sistem çok büyük bir önem arz etmektedir. Bir Müslüman olarak bu tür olaylar olduğu zaman çözümünü Kur'an-ı Kerim de ya da Hadislerde nasıl hareket etmemiz gerektiğini bizlere anlatmaktadır. Bu tür olayların olacağını Hz. Peygamber(s.a.v) bizlere "kitab-u fiten ve kitab-u melâhim" ismiyle hadis kitaplarında kıyamete kadar olacak hadiseleri bildirmiştir.
Biz kendimize göre tedbirleri almayıp da, çözümü başka yerlerde ya da medeniyetin beşiği(!) saydığımız batının taktiklerini alırsak, susayan bir insana tuzlu su vermek gibi bir şey olur. O halde bakış açımız İslami ve Müslümanca bir bakış açısı ile bakmak ve işleri yorumlamak zorundayız. Bugün İngilizler başta olmak üzere, -ki şu on yıl içinde bölgeyi kan gölüne çeviren akıl, İngiliz aklıdır.- çok farklı milletler, İsrail, Amerika ve İngilizler farklı argümanlar ile geçmişte olduğu gibi bugünde aziz milletin evlatlarını katletmekteler.
Doğudaki PKK terör örgütünü kurarken farklı bir sistem uygulamaktadır. Daeş gibi İslami(!) bir kimlik altında farklı uygulamalar altına girebiliyor. Bu gibi terör ve teröristlerin ya da terörizmi kullanan devletlere karşı nasıl mücadele edilmelidir. Öncelikle terörü meydana getiren etkenleri iyi bilmek lazım. Terörü meydana getiren şartlardan bazılarını sıralarsak şunlardır; "Dış kaynaklıdır, Devlet otoritesinin zayıflamasındandır, İktisâdi sebeplerden ileri gelmektedir, Ahlak ve manevi değerlerdeki buhranlardan ileri gelmektedir, Din terbiyesini yetersizliğinden, işsizlikten ve hürriyetlerin kısıtlı" oluşundandır.
Dış güçler dediğimiz aynı zamanda bizlere gülücükler atan ve arkadan kuyumuzu kazan, İngilizler, Amerikalılar ve İsrail gibi sinsilere karşı yapılması gereken ve çok önem arz eden konular çok fazla ama, basında ve medyada kasıtlı olarak sürekli dillendirilen bir mesele daha var.
İslamafobi, kelimesi ilk olarak 11 Eylül 1991 Amerika'daki kulelere saldırı ile gündeme gelmiştir. Asıl hedef İslam'dır. Çünkü; "karıncayı dahi incitmeyen bir İslam dini, Hz. Ömer gibi Dicle-Fırat arasında bir devenin ayağına bir taş değer, Allah bunu Ömer'den sorar diyen bir dinin mensupları, bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş olur diyen İslam dininin mensupları Müslümanlar, ellerinde günümüz teknolojisi de yeterli derecede olmadığı halde, tüm Ortadoğu ve Afrika'yı kana bulayacakmış(!)," buna ancak İngiliz ve Amerika emperyalistlerin ya da oryantalistlerin içimizdeki yetiştirdikleri ahmaklar inanır. Burada İslam'ın dahi tebliğ ve davet metodunun kullanılması istenmiyor.Yani yayılmasını kesinlikler istemiyorlar. Çoğalmasını istemiyorlar. Siz Allah'dan Kur'an dan bahsettiğiniz zaman medyada oluşan İslam düşmanlığı olgusunu akla getirtiyor ve malzeme olarak kullanılıyor. İslam diyorsun, karşındakini aklına"Daeş" geliyor.Okumayan en cahil dahi bilir ki, İslam inancında bir insanı öldürmek , tüm insanlığı öldürmekle eşdeğerdedir.
Bugün bu millet üzerinde yoğun bir kandırmaca medya baskısı var. Bu gün İslam, "Haberlerin ağında" yıpranmakta ve etkisiz hale getirilmektedir. Özellikle okumayan bu nesil üzerinde. Allah, kitap diyen bir terörist kesinlikle bu dinde ve İslam inancında asla ve katiyen olamaz.
İslam tarihine baktığımızda da, Peygamber efendimiz(s.a.v) daima savunma savaşları yapmıştır. Saldırı savaşı asla yapmamıştır. Türkiye de dahi tercüme edilmiş, otuz yılını İslam dinini araştırmaya vermiş,ciddi ve şahane eser meydan getirmiş, bu ciddi oryantalist dinsizler bizlerin sosyal dokularını, DNA'larını ve kılcal damarlarını birbirlerinden nasıl ayıracaklarını çok iyi bildikleri için, devletlerine bunları rapor etmektedir. Daha sonra bunlar birer devlet politikası olarak üzerimizde uygulanmaktadır. Bunlara karşı aynı paralelde de savunmalar yapılmalıdır. Hükümetimiz son günlerde teröre karşı bu milletin düşüncesini fark ederek, terörün kaynaklarını kurutma aşamasına gitmiştir. Bir defa "eğitimi" birinci derecede öne alınmalı, devlet tarafından en fazla bütçe ayrıldığı halde, bu gün üniversitelerde adam akıllı bir bilim adamı yetiştirmiyoruz. Sadece diploma veriyoruz. Geçtiğimiz günlerde "Boğaziçi üniversitesinin" doktora ve tez araştırmaları yapan akademisyenler üzerinde yaptığı bir araştırmada, tezlerin çoğunluğu kopyalama ya da para ile yazdırılmış çalınmış tezler olduğunu söylediler.
Medeniyet anlayışımıza ters bir durum arz ediyor, eğitim sistemimiz. İki yüz yıllık sömürü faaliyetlerini, Türkiye merkezli yürüten İngilizler, aynı zamanda da dünyaya kapitalizm hastalığını enjekte edenlerdir. Eğitim gören öğrencilerimiz, belli bir noktalara gelerek, nasıl iyi para kazanmanın eğitiminigörmekteler. Adeta yarış yapmaktalar.
Üniversite imtihanlarında en iyi para veren yere girmek için yarışıyorlar. Bu şekilde kesinlikle adam yetişmez. Batıdan örnek alın demeyeceğim, batının üniversiteleri ahlak buhranı yaşıyor. Bizim ahlak buhranı yaşamamızın nedeni dinimizi tam bilmememizden kaynaklanmaktadır.
Bizi kuşatan devletler hattı zatında İslam'a düşmanlar, nasıl direk İslam'a saldırmayıp, Osmanlı üzerinden İslam'a çattıkları gibi, bugünde Türkiye üzerinde İslam'a çatmaktadırlar. Çünkü bu millet İslam ile var olmuştur. Çanakkale de geçemeyen yedi düvel, daha sonra İngiltere de bir araya gelerek, çekmecesinden çıkardığı Kur'an-ı Kerim'i parlamentoya gösteren dinsizGladstone; " Bu kitap var ya bu kitap, yok edilmedikçe... topla tüfekle asla yenemezsiniz. Ya bu kitabı yok edeceksiniz ki, "kesinlikle edemezsiniz". diyor. Ya da Müslümanları bu kitaptan uzaklaştır malısınız"dedi.
Birincisi olmasa da ikincisini gerçekleşirdiler. Müslümanları İslam'dan uzaklaştırdılar. Kur'an-ı Kerim'i dilinden dişinden anlaşılmayan bir kitap haline getirdiler. İşte Peygamber efendimiz Hz Muhammed (s.a.v) bu günü görerek bizlere bildirdi; "Ahir zamanda, Kur'an okuyacaklar ama gırtlaktan aşağı inmeyecek, İsam'ın adı kalacak, Kur'an'ın resmi kalacak "duvarlarda...aynısı değil mi?
Kendi değerlerimizi okumaz isek, kendi köklerimize dönmez isek, daha çok tarih tekerrür edecek demektir. Okumak isteyeni dahi okutmuyorlar, kendi değerlerini okumasına dahi fırsat vermiyorlar. Kendi kültürlerine dair kitapları okutarak kendilerine benzetiyorlar. Düşün desen, düşündürmüyorlar , tv dizileri ve futbol maçları ile boş boş dönderiyorlar..Böyle bir kitleye de çar çabuk "Daeş"in İslam cemaati(!) olduğunu kabullendirebilirsiniz. Bunların diğer pisliklerini daha sonra tek tek anlatacağız. Bu makale tüm konuları anlatmamıza yetmeyecek... Bu konu üzerinde daha sora duracağız inşaallah. Selam ve dua ile...