Geçen yazımda da ifade ettiğim gibi, tarihimiz gereği bizler her zaman ortadoğuda ve Müslüman arap kardeşlerimiz yanında olmalıyız. Osmanlıdan sonra elli parçaya bölünen İslam dünyası, bu gün toparlanma sürecine girmiştir. Fikri olarak kendini ifade etmeye başlayan Müslümanlar, güç olarak hala kendini ifade edemez durumdalar. Maddi güç ve imkana sahip olduğu halde, bir takım dünyevileşmenin (sekülerizmin) etkisi altında kalmaktan kendini kurtaramaz hale gelmiştir.
Dünyadaki fikri uyanışın arkasından, birlik ve güç oluşturması gereken islam dünyası, maalesef bu konuda dünya muvazenesinde yetersiz kalmaktadır. Bir kısımı batılı devleterin dümen suyunda giderken, bir diğeri de Amerika ve Amerika üzerinden dünyayı yönlendirmeye çalışan, gölge devlet Siyonist İsrail devleti ki, her taşın altında bu var. Ne kadar gözükmesede…
Şimdi, Türkiye’nin güneyinde neler oluyor. Bu hadiseleri anlamanız için, arz-ı mevud’u bilmeniz gerekir. Bu plana göre Nil'den Fırat'a kadar olan bölge Yahudiler tarafından "vaad edilmiş topraklar” olarak nitelendiriliyor. Kissinger 'İsrail mümkün olduğunca çok Arap katletmeli ve Ortadoğu'nun yeni hakimi olmalı ve yarısını işgal etmeli' diyor. Kissinger 3 milyon kişiyi öldürmekten sorumlu.
Kissinger, ABD'nin İsrail'e hizmet için 7 Ortadoğu ülkesinin ve petrol alanlarının işgal edilmesini savunuyor. Daily Escape gazetesine konuşan Kissinger, Pentagon'a, Ortadoğu'da stratejik nedenlerle (ilaveten hammadde bolluğu) 7 ülkede işleri ele almaya mecbur olduklarını söylüyor. Kissinger 'işler istediğimiz gibi giderse Ortadoğu'nun yarısı İsrail'in olur' diyor. Belli ki ateh getirmiş ve kafayı sıyırmış. Kissinger malum gazeteye şöyle konuşuyor: "Gençlerimiz ABD ve Batı'da geçen dönemde iyi silah ve savaş eğitimi aldılar. Cadde ve sokaklara çıkma emri aldıklarında tereddütsüz emirlere riayet edecek ve kaçık sakallılarla(Müslümanları kastediyor) karşılaştıklarında onları kül haline getireceklerdir..."
Aynı İsrail şu anda Güney Kıprıs'da 3 bin pkk’lı teröriste silah eğitimi veriyor. ...ve Kuzey Irak’da da, Barzani Suriyeli Kürtlere kendilerini korumak için eğitim verdiğini söylüyor. Halbuki Barzaninin ordusu zaten pkk’lı terörislerden oluşmaktadır.
Sözlerinin devamını şöyle getiriyor: "Küresel ve evrensel bir toplum kurduktan sonra ortada tek kuvvet ve tek hakimiyet ve hükümet kalır bu dünya devleti ve süper power'dır. Bu tarihi anla ilgili çok düş kurdum. Bu düşün gerçekleşmesine tek bir adım kaldı. İran'ın vurulması.Çin ve Rusya uykularından uyandıklarında karşılarında tek bir dünya gücü bulacaklar ve ABD ve İsrail'e kafa tutma ve galebe çalmaları mümkün olmayacaktır.Bu durumda, İsrail'in üzerine düşen, bütün gücüyle ve Allah ne verdi ise mümkün mertebe en büyük sayıda Arap insanı öldürerek Ortadoğu'nun yarısına hakim olmaktır..." İşte şu anda Suriye’de ve diğer arap devletlerinde, arap baharı adı altında, ölenler Müslüman arap kardeşlerimiz. Kissinger'e göre, İran'a vurulacak darbe, çoğulcu dünya sisteminin tabutuna çakılacak olan son çividir...
İşte, Kissinger’e gibi kişileri besleyen bu zihniyetin ve fitne tohumunun ismi olan arz-ı mevud ne demek ve bu düşünceye hizmet eden pkk’nın neden Türkiye’nin Güneyinden saldırmakta ve kime hizmet etmek de, daha iyi anlayacaksınız…
İsviçre'nin Basel kentinde 1897'de toplanan Birinci Siyonist Kongresi'nde alınan kararların başında 50 yıl içerisinde Filistin toprakları üzerinde İsrail devletinin kurulması, 100 yıl içerisinde de Türkiye'nin Güneydoğu'sunu da içine alan Nil'den Fırat'a kadar 'Büyük İsrail' devletinin kurulması kararları vardı. Batılıların desteği ile ilk 50 yıl içerisinde terörist İsrail Devleti kuruldu fakat Arz-ı Mev'ud 100 yıl geçmesine rağmen gerçekleşmedi. Bazı siyasi analistler tarafından Lübnan'da Hizbullah'ın güçlenmesi, 1996'da Türkiye'de Refah Partisi'nin iktidara gelmesi ve Filistin'de Hamas'ın başlattığı İntifada'nın bu 100 yıllık süreci engellediği iddia ediliyor. Bu başarısızlık Siyonist lobileri de telaşlandırmış durumda. Çünkü Arz-ı Mev'ud için bastıran ABD ve İsrail, bunu gerçekleştiremezse, Batı'nın temelini oluşturan Hıristiyan-Yahudi medeniyetinin üstünlüğünü kaybedeceği ve üstünlüğün yeniden İslam'a geçeceğinden endişe ediyorlar.
İsrail için Türkiye de çok önemli. Çünkü Arz-ı Mev'ud'un sınırları Türkiye'nin güney ve güneydoğu kısmından bir bölgeyi de içine alıyor. Theodor Herzl'in 1897 yılında İsviçre'nin Basel şehrinde yapılan I. Dünya Siyonist Kongresi'nde yaptığı konuşmada sarf ettiği; "Kuzey sınırlarımız Kapadokya'daki (Nevşehir çevresi) dağlara kadar dayanır. Güneyde de Süveyş Kanalı'na dayanır. Sloganımız David ve Salamon'un (Davud ve Süleyman) Filistin'i olacaktır” şeklindeki cümleler Türkiye üzerindeki hedeflerini de ortaya koymaktaydı. Yine İsrail'in Başbakanlarından Ben Gurion'un 1948'de İsrail devletini ilan ederken yaptığı konuşmada söylediği; "Filistin'in bugünkü haritası İngiliz manda yönetimi tarafından çizilmiştir. Yahudi halkının, gençlerimiz ve yetişkinlerimizin yeniden çizmesi gereken bir başka harita vardır ki, o da Nil'den Fırat'a kadar olan bölgeyi kapsamaktadır” sözleri ve 1974 yılında zamanın İsrail Savunma Bakanı Ariel Sharon'un; "Türkiye de alaka alanımız içindedir” cümleleri de gerçek niyetlerini bir defa daha gün yüzüne çıkartmaktaydı.
Siyonist İsrail'in Arz-ı Mevud plan haritası: