Mısır’ın "masr” televizyon kanalında, Arapça haberleri izlerken, sudan’la ilgili haberleri verirken, aniden karşımda, ABD eski başkanlarından Jimmy Carter ve John Forbes Kerry ‘i görünce birden şaşırdım. Neden mi? Şu sıralar bildiğiniz gibi güney Sudan bölünme aşamasına gelmiştir. Bu Pazar referanduma gidiliyor ve herkes oy kullanacak ve bu oy kullanma işlemleri yaklaşık bir hafta devam edecektir. Televizyon kanallarının ve uluslar arası Siyonist Yahudi propagandası sonucu, güney Sudan’ın bölünmesi kesin gibi gözükse de, yinede bazı süprizlerinde yaşanılabileceği söylenmektedir. Çünkü burası, Afrika’nın en büyük toprak sınırlarına bağlı ve esareti pek fazla sevmeyen bir bölge halkına sahip, onurlu ve gururlu bir millet..
Bu zamana kadar, yoğun ABD ve uluslar arası devletlerin ve israil’in gözükmeyen baskılarına rağmen, devletini savaşsız olarak bugünlere getiren Ömer el-Beşir’de refarandum sonucuna göre haraket edeceği beyanını verdi.
Peki Sudan’da neler oluyor? Sudan bu hale nasıl geldi? Bu bölge gerçekten çok çetrefilli bir bölge ve bu kısa makale ile de anlatmak çok zor. Ama satır satır bundan böyle bölge ile ilgili bilgileri sizlere aktarmaya çalışacağız. Hakikaketen bölgeye barışcı, iyi niyetli, arabulucu gibi gözükerek aba altından "sopa” gösteren bu barış gönüllülerinin(!) kim olduklarını sizlere tanıtmaya çalışacağım.. İşte bu akşam Mısır televizyonu haberinde, sudan da gördüğüm ABD eski başkanı, mr. Carter ve john Kerry gibi yaşlı politikacıların bölgede ne işleri var? Bu insanlar Amerika’nın tarihinde kendi Miletlerine mi? Yoksa İsrail’in hesabına mı çalışıyorlar bunları bilmeliyiz.
Kim bu Jimmy Carter; ABD’nin 39.Başkanıdır kendisi, 1977-81 yılları arasında, Yahudi bir senatör iken AIPAC tarafından desteklenerek, başkanlığa seçilmiştir. Başkanlığından sonraki dönemlerde sürekli olarak, dünya çapındaki birçok krizde arabuluculuk etti. Bu arabuluculuk hastalığı ona, İsrail ve Mısır’ı masaya oturtarak, 1978’de Camp David anlaşması’nı imzalatan dönemin ABD başkanı Mr. Carter bir benzerini de İsrail ile Filistin arasında gerçekleştirmeye çalışıyor. Ve bu yüzden, üstün hizmet ödülünü hak etti(!) 2002’de de Nobel Barış ödülü almıştı, Amerikan hümanist hikayesi yani Birilerine sürekli barış olurken birileri sürekli ölmeli tarzından bir hümanistlik… Zamanında israil’e en fazla askeri yardımın yapıldığı ABD başkanlarındandır. Bu sefer aklınıza bu AIPACne oluyor sorusu geliyor…ABD Politikasını Yönlendiren Yahudi Organizayyonlardan olan AIPAC; İsrail’in Amerika’da faaliyetlerini yürütürken kullandığı örgütlerden birisi AIPAC’tır. AIPAC, dünya Yahudiliğinin beyni olan B’nai B’rith ile yoğun bir ilişki içinde çalışmaktadır. AIPAC, her ne kadar Amerika İsrail Halkla İlişkiler Komitesi olarak görev yapıyor gözükse de, asıl görevi Amerikan Politikasını Yahudi menfaatleri doğrultusunda yönlendirmektir.
Jimmy Carter’a gelince; AIPAC, Carter’in Yahudiler Lehine güttüğü Arap Politikası hakkında Time dergisine şu demeci vermekte bir sakınca görmemiştir; "İnsanlar daha önce Yahudi Lobilerinin içraatlarını gördüklerini sanıyorlar. Ama henüz bir şey görmüş değiller.” Carter, İsrail’e olan bağlılığını pek çok defa açıkça vurgulamıştır. Yahudi liderlerle Beyaz Saray’da yaptığı bir toplantıda Carter şöyle demiştir; "İsrail’i üzeceğime, politik hayatıma sonvermeyi tercih ederim”… Middle East Contemporary survey’de bunları söylerken yine 21 haziran 1976’da Time dergisindeki bir röportajda da İsrail’in kutsal topraklardaki hakimiyetine olan inancını şöyle vurgulamıştır: "İsrail’in başarısı politik bir mesele değildir, gerçekleşmesi şart olan bir inançtır.”
Eski Ürdün kralı Hüseyin’in şu ifadeleri oldukça manidardır bu konu hakkında; "ABD, AIPAC’ın, Siyonistlerin ve israil’in kendisi için çizdiği sınırların dışına asla çıkamaz.” diyor 5 mart 1985, New York Times’de.
AIPAC, Yahudi ya da Yahudi sempatizanı politikacıları, önemli devlet görevlerine getirir. Böylece ülkenin iç ve dış politikasını tam olarak hakim olur. Yaptığı faaliyetlerde senato’daki ve Beyaz Saray’daki bu adamlardan faydalanır. AIPAC Başkanı Tom Dine, Beyaz Saray’dan kendilerine yapılan yardımdan bahsederken şöyle demektedir; "Beyaz Saray’daki arkadaşlarımız bizim en önemli destekçilerimizdir.” AIPAC’ın ülke siyasetini yönlendirirken kullandığı metodlardan birisi deüst düzey yöneticilerle olan kişisel ilişkileri kullanması olmuştur. Amerikan başkanlarının kendileri ya da yakın dostlerının tümü Yahudi veya Masondur.
Şimdi, Nil suyunun tam merkezi olan, ve en verimli topraklara ve yer altı zenginliklerinin bulunduğu bu güney Sudan’da bu yaşlı ABD politikacıları barışçıl(!) amaçlı orada durmaktalar yanlış anlaşılmasın lütfen…..