Mısır da yaşanan bütün bu olaylar, hiçbir Müslüman’ı memnun edecek bir durum değil. Uluslar arası güçler ve başta Amerika ve İsrail olmak üzere ki; Ehud Barak’ın amerika’yı ziyaretinin arkasından da ordu tavır değiştirmeye başladı. Yıllardan beri İsrail’in güdümün de yaşayan Hüsnü Mübarek ve ekibi, her zaman olduğu gibi İsrail’den aldıkları güçle halka karşı meydan okumaya başladı. Dünya’ya Mübarek yönetimini eleştirmeyin diyen İsrail, arkasından da ellerindeki basın kuruluşları ile de, "Ehud Barak’tan Mısır’a destek” diyerek, konuşmayla, uygulamanın tam tersten işlediğini bize göstermektedir. Tarih yeniden tekerrür etmektedir. Dün Osmanlının yıkılmasında aynı, görüşmeleri, iki taraflı yapan İsrail elçileri, şimdide aynı şeyi yapmaktadır. Daha önceki "İsrail Gücünü Nereden Alıyor” başlıklı yazımda bu konu hakkında , okuyucularıma bilgi vermiştim.
Bu gün Amerika’nın açıklamaları ne kadar güvenli değilse de, Mübarek’in açıklamaları da o kadar güvenli değil. Her iki tarafta da İsrail kontrolünü görmekteyiz. Otuz yıldan beri memleketi Mübarek ve ekibi değil İsrail yönetmektedir. Yıllardan beri Amerika’yı nasıl Amerikalılar değil de, İsrail Siyonistlerinin devletlerde kurdukları ve başta Amerika da kurmuş oldukları lobilerle yönetiyorlarsa… Mısırda da yöneticileri çeşitli yollarla kontrolü altına almışlardır. Karanlığı seven yarasalar gibi… Mübarek yönetimi yerine birini bulamayan İsrail elbette bölgede istikrar da istemeyecektir. Bunalım işine yarayacaktır.
Evet, yönetime birini bulamayacaksa, onun yerine asker gelmeli. Danışıklı döğüş olan, İsrail-Amerika ilişkiler de insanları artık kandırmıyor. Halk Mısır da sokakta. Bilinçli olarak Mübarek’in önüne konularak, okunması istenilen, basın bülteni, kimler tarafından hazırlanmaktadır. Bunlar bilinmelidir. Askeri bir ihtilal olursa, o zaman zarfında, daha rahat hareket edecekler ve kitlelerin de taşkınlık yapması için, "kışkırtıcı” demeçlerin sürekli verilmesi, askeriye ye davetiye çıkarılmaktadır. Fakat bu sefer farklı. Askeri ihtilal yapayım derken, askerde bölünürse, İsrail’i bölgede hiç kimse kurtaramaz. Ayrıca, bu olaylar tüm dünya da nefret uyandırmaktadır. Amerikan demeçleri, bölgede ki, Amerika’ya olan "nefreti” ılımlı hale koyma stratejisidir.
İstifa etmesi gereken Mübarek, bırakın istifa etmeyi, birde kalktı pişkinlik yapıyor ve kendi halkıyla adeta "dalga” geçiyor. Bu ne zaman başladı. Bu İsrail savunma bakanı, Ehud Barak’ın Amerika ziyareti arkasından başladı. Aynen saat kurar gibi, kurdu ve kendisi geri çekildi ve kamuoyuna gülücükler dağıtırken, İsrail adına Amerika ve Mübarek, İsrail’in söylemek istediklerini zaten onlar söylemektedir.
Halk kitlesi, Mübarek ve yönetimine değil, onları ayakta tutan, kollara yönelmeli diye düşünüyoruz. Ahtapot’un kolları kırılmalı yoksa yine o bilinen güçlere hizmet edilmiş olur. Dış güçlerle ki, başta İsrail ile olan tüm yakın kollar kırılmalı. Şu andaki, Mübarek’in çizmiş olduğu durum, aynen tarihte, Cemal Abdunnasır ile kral Faruk arasında olan durumun tıpa tıp aynısı… Askerin ayak sürtmesi, polis ve Mübarek’e bağlı muhafız alayı dediği polis gücü ile karşı karşıya gelmemek için ayak diretmektedir. Ve içerideki çekişmelerde yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır.
Mübarek görevini ömer süleymana bırakıyor. Halk tarafından biliniyor ki, Ömer Süleymanda, Mübarek de aynı düşünceye sahip kişiler, olarak Mısır halkı tarafından bilinmektedir. Ömer Süleyman genel olarak, İsrail yanlısı ve Mısır’ın gizli kara kutusu… Aynı zamanda da istihbaratın başında olan birisi…
O kadar toprağa kök salmış ki Mübarek ve ekibi, memleketin kanını emmişler ve bir türlü söküp atılamıyor. Fakat halk kitleleri ki, bunlardan bir tanesi de, "el-kifaye” hareketinin kurucusu ki, bu hareket Mısır’daki Hıristiyanların kurmuş oldukları güzel bir hareket. Onlar dahi şu an, kesinlikle Mübarek gidene kadar biz; "Tahrir” meydanından ayrılmayacağız” diyorlar. Evet bu da gösteriyor ki, artık bu "kök” ü ancak bu irâde, toprağı parçalaya parçalaya, iltihap olmuş bu kökü etrafındaki çer- çöp ile beraber, söküp atılacağını göstermektedir..