Han Halil Çarşısı’na adımınızı atar atmaz, Türk olduğunuz ya da Türkiye’den geldiğiniz anlaşılır anlaşılmaz, duyacağınız ilk ses "Yavaş yavaş Hasan Saş!..” ve " Türkiye kardaş” hitab-ı olacaktır. Han Halil çarşısında çalışan elemanlar, sizleri dükkanın içerisine çekerek bir şeyler satmak isteyeceklerdir. Han Halil çarşısı ; 14.yy kadar ulaşan bir geçmişe sahip olan bu çarşı, alışveriş tutkunları için ne ararsa bulabileceği bir mekan aynı zamanda. Burasının hemen etrafında da toptancılar çarşısının bulunmasıda ayrı bir özellik olmakla beraber, İmam Hüseyin Mescidi, El Ezher ve Han Halil önüne açılan mekan da dinlenmeniz için yeterli değilse şayet, geçen yüzyılımızın en büyük İslam şairi ve İstiklal Marşının yazarı Mehmet Akif’in, Kahire’de kaldığı yıllarda, gidip kahve içtiği kahvehane’de bir kahve içerek geçmişi yad edebilirsiniz.
El Fiyşavi(Fishawy) olarak bilinen bu kahvehane orada pek meşhurdur. Alışveriş’inizde ne ararsanız bulacağınız bir mekandır Han Halil… Ve aynı zamanda Mısır’la ilgili piramitler, sfenksler, sedef kakma eşyalar, bilezikler gibi..kısacası istediğiniz her şeyi bulacağınız bir yerdir… Han Halil’de yorulduğunuz zaman, El Fiyşavi’de bir kahve içerek Akif’e bir dua okuyarak dinlenebilirsiniz.
O esnada; Etrafınızda, hiçbirşeyi umursamadan nargile içen ve naneli çay’larını yudumlayan Mısır’lıların arasına katılarak dostluğunuzu pekiştirmeye çalışabilirsiniz. Bu arada; Mısır pamuğu dünyada en kaliteli pamuktur. Bu pamuktan üretilmiş İç çamaşırları bulacaksınız bu çarşıda ondan da bir tane kendinize almayı sakın untmayın.
Han Halil’in yanıbaşında duran İmam Hüseyin Mescid’i ile ve tam karşısında duran El Azhar’ın üçayağının ortasında bulunan, meydanda, değişik ülkelerden gelmiş yabancı turistleri Han Halil önündeki kahvehane’lerde oturmuş görürken, Hüseyin mescid’inden yükselen Kur’an-ı Kerim sesinide mescidden duyabilirsiniz…
Türk halkı tarafından bilinen Hafız Abdussamed’in kur’an-ı Kerim okuduğu mekanlardan birisi olarak bilindiği gibi…Şu an bile her Cuma, namaz’dan önce ünlü hocalar tarafından Kur’an-ı Kerim okunmaktadır. Hatta bu bölgeye Han Halil dendiği gibi ayrıca "Hüseyin” olarakta söylenmektedir ve ayrıca "Azhar” olarakta bilinmektedir…
Etrafında bulunan bu üç mekandan dolayı her birinin adıyla çağrılmakta ve anılmaktadır bu bölge…. Peygamberimizin torunlarından Hz.Hüseyin’in adına yapılan ve ismini ondan alan bu mescid ve onu ziyaret eden mü’minler, cami içerisinde Hz. Hüseyin’in başının bulunduğu sanılan türbede, dua ediyor, kur’an okuyor ve namaz kılıyorlar…
Yaz geceleri, havaların sıcak olması dolayısıyla insanlar sabahlara kadar burada uyumuyorlar..Bu yüzden canı sıkılan gecenin bir yarısında "Hüseyne” gelerek nargile içerek sohbet etmektedirler… Yabancı turisler de dahil olmak üzere, Mısır’lı bayanlar da geç sahatlere kadar emniyetli bir şekilde bölgede gezebilmektedir.
Türkiye’de bir çoğumuzun bilmediği ve Avrupalarda aradığımız ve bulamadığımız güzel mekanları buralarda bulabilirsiniz aynı zamanda aynı kültür ilişkisi içerisinde ve sevildiğinizi hissedeceğiniz mekanlarda rahatlık duyduğunuzu anlayacaksınız.
Han Halil’de gezerken "ASAB” içmeyi sakın unutmayın, Mısır’ın meşhur içeceklerinden ve ayrıca Mango’da içerbilirsiniz. Han Halil ile Hüseyin Mescid’inin tam karşısında El Ezher Külliyesini ve yukarı ucunda da El Ezher hastanesinin bulunduğunu ve bu muhteşem El Ezher’in Külliye’sinin mimari yapısı ve içinde taşıdığı o doku ruhu, sizi tarihin derinliklerine götürürken değişik duygularıda yaşamış olacaksınız.
Mısır Devletin’de Mısır Cumhurbaşkanından sonra protokolda dahi ikinci sırayı alan Ezher Rektörlerin ağırlığı vardır. El Ezher’de sadece dinî ilimler öğretilmiyor, hukuk ve tıp alanında da çok iyi olduğu söylenmektedir. Ne yazıkki ; YÖK’ün talihsiz marifetiyle denkliği iptal edildiği için, Türkiye’deki öğrenclerin pek rağbetini görmek mümkün değil bu okula…Şu an dahi burada eğitim gören Türk öğrenciler, sabırla ve ümitle denklik günlerini beklemektedir…Ne zaman Mısır’a gitsem bunu hep onlardan duyarım…
Sanırım Hükümetimiz bunun için bir çözüm bulacaktır… Yukarıdaki yazımdan da anlaşıldığı gibi, eğer bu mekana gelirseniz şayet, üç farklı duygu içerisinde olacağınızı sakın untmayın..İşte Han Halil böyle bir yerdir. Bir tarafta, alışveriş tutkusu ve ekonomik ve ticari düşünme duygusu, birtarafta, ilahi olarak,Peygamberimizin torunu Hz Hüseyinin ismini alan, bu mescidin sizlere yaşattığı duygu ve sizi alıp götürdüğü o asr-ı saadet iklimi ve günlerine ve ayrıca, El Ezher ismi ve külliyesinin sizlere yaştığı bambaşka bir yakın tarih ve tükenmek bilmeyen bir ilim aşkıda çabası olabilir…
Kahire’de zamanımın azalması ve bölgelere hızlı geçiş yapmak gerektirdiğinden dolayı, Muhammed Ali Camii ve Citadel kalesine giderken Kahire Kule’sinden bahsetmezsek olmaz. Nil Nehri’nin hemen yanıbaşında bulunan ve ilginç mimarisi olan bu kulenin girişinde yer alan devasa ağacı ve köklerini mutlaka görün. Kahire Kulesi 180 metre yüksekliğinde bir yapı ve tepesinden tüm kahire’yi rahatlıkla izleyerek, güzel bir manzara ziyafeti çekebilirsiniz.
Muhammed Ali Camii 19.yy.’da, Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından yaptırılmıştır. Caminin mimarisi Ayasofya’yı örnek alınarak yaptırılmıştır. 52 metre yüksekliğinde bir kubbe, 84 meter yüksekliğindeki iki minare ile abidevi bir Osmanlı tarzı Camii oluşturmuştur. İçerisinde Mehmed Ali Paşa’nın mezarının da yer aldığı, Kahire Kalesinde ki bu Camii’nin terasından kuşbakışı, tüm Kahire’yi gören hoş bir manzaraya tanık olduğunuzu ve kahire’nin ayaklarınızın altında olduğunu hissedeceksiniz.
Yarından itibaren, Kahire’den ayrılıp İskenderiye’ye gitmem gerektiğinden dolayı hızlı hareket ederek tekrardan otele dönüyorum. Bugün rahat bir dinlendikten sonra, yarın sabah erkenden yola çıkacağız inşallah…İskenderiye’de buluşmak üzere…