Son günlerde, sizlerinde televizyon ekranlarında izlemiş olduğunuz, Mısır’daki Müslüman ve Hıristiyanları karşı karşıya getirme planları bir türlü dikiş tutmamaktadır. İki defadır aynı tezgahtan çıkan oyunun farkında olan Müslüman ve Hıristiyan önderleri, takdire şayan bir şekilde "oyunu” bozmaktadırlar. Peki bu dini çatışmayı kim çıkarmak isteyebilir ve kimin yararınadır bu, genel itibari ile düşünürsek… Müslüman ve Hıristiyan çatışmasından kim nemalanabilir… Mısır’da bir dini çatışma oluşturulurken, Türkiye’de ne oluyor?
Türkiye’de yıllardan beri hep aynı oyunlar tezgahlanmaktadır. En son olarak da, Türk ve Kürt düşmanlığı tezgahlanmaktadır. İlginçtir olayların çıktığı yer de ayrıca dikkat edilmesi gereken yerlerdir. Bu zamana kadar, bir şekilde aldatılan İslam alemi, artık aldatmak zor hale gelmiştir. Bir şekilde perdeledikleri zorbalıklarını ve zulümlerini artık, internet, gazete ve televizyonlar vasıtası ile saklayamaz hale geldiler. Terör örgütünü kurup, daha sonrada başımıza musallat eden dış güçler,bizlere rahat vermemekteler. Peki ne yapmalı?
Bu gün ajanslara düşen bir habere göre, İMF başkanı, otelde bir bayana,sarkıntılık yapmış(!) da, daha sonra Fransa’dan bir tanesi çıkıyor beni de taciz etmişti diyor… Peki bu zaman kadar nerede idin, tam da Fransa da, Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerine ramak kala bunlar açıklanıyor. Nicolas Sarkozy’nin aslen bir Yahudi olduğu iddia edilmektedir. Hatta, cumhurbaşkanı olduğunda ilk ziyaretini İsrail’e yaptığında, ilk konuşması şöyleydi; "İsrail’e kafa tutanlar karşılarında, bizi bulur”demiştir. Sanki, Fransa’ya kafa tutuluyor. İşte İMF başkanı da Sarkozy karşısında güçlü bir aday olarak gelecekti. Sanırım anladınız kimin parmağı olduğunu…
Efendim, diğer bir mesele de, Bahreyn’de Sünnüler Şiileri eziyorlarmış… Yıllardan beri yan yana yaşayan ve kardeş olan topluluklar ne olduysa aniden düşman kesildiler… Hakeza, Suriye’de de aynı oyunlar tezgahlanmaya başladı. Suriye’deki Nusayrileri, alevi olarak telafuz edilerek aynı anda Türkiye’ye de mesaj vermeye çalışıyorlar. Halbuki, bizdeki Alevilik ile Nusayrilik, hiç birbirine benzemez ve de alakası yoktur. Sadece Araplar kendi aralarında, Nusayrilere alevi diyorlar o kadar… Türkiye’de bazı bilinçsiz televizyon kanalları da alevi olarak tercüme yaparak, ya cahillikten ya da kasıtlı olarak, bir yerlere hizmet ederek görevlerini yapmaktalar…
Hangi oyunu anlatacağımı bende şaşırmaktayım, ama buradan oyunları çözmeye, planları bozmaya ve öneriler vermeye ve okuyucularımızı aydınlatmaya devam edeceğiz. Ben size İslam ülkelerinde belli başlı bazı oyunlardan bahsederek kafanızı yormanızı ve ufkunuzu açmaya çalışarak geniş bir perspektiften bakmanıza çalıştım…
Geçenlerde, bir televizyon kanalında Devlet Bakanı Cemil Çiçek; " Güney doğudaki terör olaylarının arkasında dış güçlerin olduğunu ve bu dış güçlerin kim olduğu herkes tarafından bilindiğini söylemektedir.” Evet çok haklı ve doğru bir tespittir. Peki çözüm nedir?
Çözümü de biz söyleyelim. Bu millete Sultan ikinci Abdulhamit’in hayatı tez olarak okutulmalıdır. Ya da Bediüzzaman Said Nursi’nin hayatı bu millete okutulmalıdır. Yaşadıkları dönemlerde, bu zamanda olacak hadiseleri basiretleri ile görmüşler ne olacağını bildikleri gibi kitap dahi yazmışlar. Yabancılar bizim eserleri okumuşlar, biz de onlardan sadece dinlemişiz.
Yapılması gereken ilk adım, doğuda her hangi bir olay olduğunda, bu olayın arkasında hangi devletin olduğu tespit edilerek, aynı tezgahı bu ülkelerin istihbaratları o devlet içerisinde örgütlenmelidir. Şayet içerideki yöneticiler bir şey karşılığında satılmamışlarsa… İkinci adım olarak, çatlakları saymak yerine, doğuda İslam kardeşliğini hızlı bir şekilde hatta dört koldan yaymalı ve bu bölgede, ileriye yönelik " devlet kurma” planları yapanların oyununu ancak bu şekilde bozulacağına inanmalıyız hep beraber…