Yakın zamanda arkası arkasına meydana gelen olayların ardı arkası kesilmezken, birisi biterken diğerinin başladığını görmekteyiz. İç politik kargaşalar olurken, dış dünyada da neler oluyor çoğumuzun farkında olmasa da, şartlar bizleri oraya doğru alıp götürmektedir. Okuyan ve düşünen beyinlerin bir şeylerin normal hayatta hep doğru gitmediğini görmektedir. Birileri dünyaya şeker vererek oyalamalarına hep devam etmektedir. Bunların başında İsrail ve onun görevlendirdiği devletler ve sivil kuruluşlar, başı çekmektedir.
Yakın zamanda İsrail’in şuandaki, dış ilişkiler bakanı ve önceki bar fedaisi olan şahıs, Afrika da Nil’e yakın beş ülkeyi ziyaret etmişti. Tabi ziyaretin arkasında bölgeyi silahlandırmak ve yakın zamanda bir PKK militanı’nın itirafların da ortaya çıkan”bizi İsrail örgütledi” sözüyle gündeme gelen, ve bu olayların aynısı Afrika da cereyan etmektedir. Bir taşla bin kuş nasıl vurulur. Bir devlet örgüt gibi nasıl çalışır. Bir işadamları topluluğu, bu organizeye nasıl hizmet ettirilir bunları israil’den öğrenmekteyiz.
Uganda’da düzenlenen on beşinci Afrika Birliği Zirvesi, Somali’ye ABD ve Batı Avrupa ülkelerinin askeri müdehalesi konusundaki tartışmalarla geçti. ABD, Somali’nin büyük bir bölümünü kontral altında tutan Müslümanlara karşı koymak üzere yeni "barış(!)” güçlerini devreye sokmaya çalışıyor. Şu an itibari ile altı bin Uganda ve Burundi askeri, Müslüman gurup El Şebab’a karşı ABD yanlısı Somali Geçici Federal Yönetimi emrinde görev yapmaktadır. Geçenlerde Afrika Birliği Zirvesine katılan otuz beş ülkenin liderleri iki bin Uganda ve Burundi askerinin daha Somali’ye konuşlanmasını onayladı. Birlikteki çoğu ülke ABD ve NATO ülkelerinin Somali’de askeri faaliyette bulunmalarına sıcak bakmıyor ve istemiyorlar. Şimdi, bu ABD ve NATO şu anda bir taraftan Afganistan da masum halkı katlediyor. Barış getireceğim diye girmiş olduğu Irak’da binlerce insanları katletti.. On bir Eylül’ün akabinde dünyaya saldırma yetkisini kendisinde bulan, görünüşte ABD fakat arkada saklı İsrail Yahudi lobilerinin yönettiği ve tamamen kıskacına aldığı Amerika ve NATO’yu hatta AB’yi… Bu bölge üzerinde istediği gibi kendi çıkarlarına yönlendirmekte olduğu bilinmektedir.
Zirveye katılan ABD’nin Afrika’dan Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Johnnie Carson Somali’ye komşu altı ülkenin liderleriyle kapalı bir toplantı gerçekleştirerek, "El Şebab’a karşı daha agresif bir askeri politika izlenmesi yönünde baskı yaptı. Carson, daha fazla işbirliğine, Somali’nin stabilizasyonunu sağlamak için daha fazla askeri güce ve El Şebab’ı yenmek için Afrika Birliği Barış Gücü’nün daha fazla güçlendirilmesine ihtiyacımız var dedi. El Şebab’ın sadece Somali için değil bütün bir bölge için tehlike arz ettiğini de belirtti. Şayet kimliğiniz İslam ise, Müslüman iseniz size kesinlikle geçit yoktur. İslam’ın haricinde her çeşit kimlik benimseyebilirsiniz, yeter ki, İslami bir düşüncede olma. Şayet İslami bir düşünceniz, var ise, onlara göre, acilen yok edilmeli. İsrail’in tek baş edemediği düşünce İslami düşünce diğerlerinin hepsini bir şekilde satın almıştır.
Ayrıca, neden El Şebab’a saldırılması gerektiği açık ve ortada. Eğer niyetiniz üzüm yemek değil de bağcıyı dövmekse. İslami kıyafetler içerisine sokmuş olduğunuz kişilere, bir takım bombalı saldırılar yaptırırsınız ve elinizdeki güçlü medyanızı kullanarak; Bunu ellerinde bir gazete dahi olmayan Müslümanların üzerine yıkarak dünyayı rahatça kandırabilirsiniz….Ve dersiniz ki, "işte bu filanca İslami örgüt ya da Müslüman.” Aynen on bir eylül macerası gibi.. İşte bu El Şebab güya ; ” On bir Temmuz’da Uganda’da dünya kupası maçı izlenen iki restoranda bombalı saldırı eylemi düzenleyerek yetmiş altı kişinin ölümüne ve iki yüz′den fazla kişinin yaralanmasına sebep olmuştu. Olaydan sonra El Şebab lideri Şeyh Muktar Ebu Zubeyr bir bant kaydı yayınlayarak "Uganda devlet başkanını Kampala’da (Uganda’nın başkenti) yaşananların sadece başlangıç olduğu konusunda uyarıyorum. Askerlerinizin insanlarımıza karşı işlediklerinin intikamını almaya devam edeceğiz. Tanklarınız Mogadişu’da (Somali’nin başkenti) geride kalan evlerimizi yok etti. Bunun da intikamını alacağız” dedi. Sık sık duymuş olduğunuz , Al-Qaida’nın Aljejira televizyonuna verdiği kasete benziyor bu işler.. Örgütün Somali dışındaki bu ilk eylemine Uganda, batı ülkelerinin eğittiği iki bin askerini daha Somali’ye göndererek karşılık verecek.
NATO’nun Afrika’ya yerleşmesinde finansal destek veren,deneyimli sömürgeci devletlerin başında gelen, İngiltere ve Fransa’da ABD’nin gizli olarak yaptıkları toplantıya katılmıştır. Afrika’ya yerleşmeye çalışan bu Barış(!) Gücü altındaki, güç normalde 2007 yılında altı aylığına gelmişti, Somali’de kalmak üzere, lakin süre uzatıldıkça uzatıldı. Aynen bir zamanlar Türkiye’ye gelen "Çekiç Güç” gibi… Aynen Irak’ı işgal eden güç gibi.. Bu barış gücü normalde, İsrail hesabına çalıştığını, çünkü bu bölge üzerinde, İsrail’in çıkarlarından dolayı bu bölgede konuşlanmaktadır. Biz bu barış gücü’nü Bosna’da gördük Holan da askerlerinin gözü önünde, binlerce masum Müslümanları katletmiştir.